14 Aralık 2011 Çarşamba

başlarken...

Uzun bir aradan sonra görüştüğüm arkadaşıma "izlediğin filmlerle ilgili bana anlattıklarını yazıya döksen de, herkes okusa" dedim. Zira yalnız iyi bir arkadaş değil, hakikî bir sinemaseverdir de kendisi...
Bir araya gelince sözü, mutlaka sinemaya da getiririz. İzlediğimiz filmlerden bahseder, günlük hayatla film kareleri arasında irtibatlar kurar, buna dair örnekler veririz vs.
Tavsiyemin tutulmadığını görünce "ona söylediğini, sen niye yapmıyorsun" dedim kendime. Bu blog, böyle açıldı.
Bu benim ilk bloğum. Blog işletmeyi iddiasız olduğum bir alanda, yani sinemada öğrenip, iddialı olduğum alanlarda bloglar açma planlarım var.
İzlediğim fimlerle ilgili görüşlerimi, sizlerle buradan paylaşacağım.
Çok eski bir filmi benim yeni seyrettiğimi görünce, "bu adam niye sinema blogu açmış ki" diye şaşırmayın diye söylüyorum. Zira bu tür vak'alarla zaman zaman karşılaşacaksınız. Şaşırmasanız ve alışsanız iyi olur!..
Özellikle ilk başlarda stoktan harcayacak ve izleyeli çok olduğu halde bahsetmeye değer bulduğum filmlerden söz edeceğim.
Madem bloğun adını "perdeden" koydum, tiyatrodan da bahsedebilirim diye düşünüyorum.
Bloğun müdavimlerinin bundan rahatsız olacağını sanmam. Zaten çok sayıda müdavimim olacağını da sanmıyorum. Belki de bu iyi birşey: bu sayede benimle az sayıda kişi dalga geçecek!.:)