12 Ekim 2012 Cuma

limit yok

Yine bir Robert de Niro filmi. Ancak bu defa, biraz daha geri planda. Başrolde ise yakışıklılığı ile beni bile imrendiren Bradley Cooper var.

6 Ekim 2012 Cumartesi

darıldın mı cicim bana

Büyük oyuncular iyi filmlerde oynar diye bir kural yok. Varsa bile, Sadri Alışık sözkonusu olduğunda bu kural nadiren işliyor. Sadri Alışık’ın oynadığı güzel filmlerden biri de, Atıf Yılmaz’ın yönettiği 1970 yapımı bu film.
Türkiye aktörler müzesi kurmak gibi bir görevim olsaydı, müzeye koyacağım ilk birkaç büstten biri Sadri Alışık’a ait olurdu. Bana göre tek talihsizliği, yanlış bir coğrafyada doğmuş ve Hollywood yerine Yeşilçam’a hizmet etmiş olması.
İzmir’de seyyar şerbetçilik yaparak geçinen Osman, bir an önce İstanbul’a gidip  amcasından kalan mirasa kavuşma telaşında iken bir kaza geçirir. Erol'la da, bu vesileyle tanışırlar.
Kendisine çarpan Erol’un da acelesi vardır. Zira mektup arkadaşlığı ettiği kızla tanışmak, eğer hayalindeki kadar güzelse evlenmek için o da bir an önce İstanbul’a gitmek istemektedir. Ne var ki yazdığı bütün mektupları bir posta kutusuna gönderdiğinden, kızı (Yasemin'i) nerede bulacağını bilemez.
Erol'un bir teklifi vardır: İstanbul'a gidince Yasemin’i onun yerine Osman arayacak, güzelse kendisiyle tanıştıracak ve okkalı bir bahşişi hak edecektir.
İlk başta sıcak bakmasa da, amcasının beş parasız öldüğünü öğrenen garip Osman, bu teklifi çaresiz kabul eder.
Çok geçmeden, Erol’un aradığı kızı bulur. Kız zengin, fakat güzel değildir. Hatta Osman'a kalırsa, tam bir manda yavrusudur. 

Mürüvvet Sim ve Sadri Alışık, aynı sahnede

Her ne kadar adı afişte küçük harflerle yazıyorsa da, bu filmi çevirdiği sırada 51 yaşında olan Mürüvvet Sim, sergilediği fevkalade oyunculukla Esen Püsküllü ve Yusuf Sezgin'in çok çok önüne geçmiş.
Bu gidişle bahşiş alamayacağına kanaat getiren Osman, Yasemin yerine güzel hizmetçisini tanıştırır. Esasen gerçek Yasemin mektup yazamayacak derecede miyop olduğundan, Erol’u meftun eden bütün o mektupları yazan da bu hizmetçidir. Biraz eşeleyince, gıyabında onun da Erol’a âşık olduğu ortaya çıkar.
Nişanlısı gelince masanın altına saklanıyor
(parmaklara dikkat)
Fakat işi zordur. Bir yandan Erol’la hizmetçinin arasını yapmaya çalışırken, öbür taraftan gerçek Yasemin’i oyalaması gerekmektedir. Çareyi, gerçek Yasemin’e kendisini Erol olarak tanıtmakta bulur. Yasemin’in azgın bir bâkire olması, mutaassıp babası ve kıskanç nişanlısı, işi daha da zorlaştırıcaktır.