9 Aralık 2012 Pazar

lütfen beni öldürme

Hayalden de Öte
Hayatta kalmayı, öldürülmemeyi kim istemez ki? Filmimizin kahramanı Harold da istemiyor..
O ne bir mafya mensubu, ne bir sokak kabadayısı. Vergi denetmeni olarak çalışan, kendi halinde bir devlet memuru sadece..
Zaten bütün mesele, hayatı evle iş arasında geçen birinin, takip edildiği ve yakında öleceği yada öldürüleceği fikrine nasıl kapıldığında….
Evle iş arasında sürdüğü o tekdüze hayat, işe gitmek için hazırlandığı sırada duyduğu (aslında, ilk başlarda sadece duyduğunu sandığı) bir sesle değişmeye başlıyor..
Yalnızca kendisinin duyabildiği bu ses, kâh ne yapması gerektiğini söylüyor, kâh biraz sonra ne olacağını. Ve söyledikleri bir bir çıkıyor..
Adeta bu sesin sahibi tarafından yazılmakta olan bir senaryoyu oynarken, bu nasıl olabilir diye düşünecek vakti bile yoktur. Zira sesin sahibi “ölmeli, mutlaka ölmeli, ama nasıl?..” deyip durmaktadır..
Nasıl öleceğine karar vermeden, o meçhul sesin sahibini bulmalı ve ona yalvarmalıdır: Lütfen beni öldürme!.. Çünkü seni ararken bir kızla tanıştım ve ilk defa âşık oldum. Yaşamak için artık daha çok sebebim var..
İyi bir oyuncu kadrosu, ilginç bir hikâye, fakat vasat bir film.